’Klasik’ dediğimiz bir roman, okurlarına söyleyeceklerinin tümünü hiçbir zaman tüketmeyen romandır. Klasik, ilk okumada verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden uyandıran kitaptır. Stendhal’in romanları, Italo Calvino’nun bu klasik tanımına tam anlamıyla uygun düşen yapıtlardır. 19. yüzyılın önde gelen Fransız romancılarından Stendhal, Kızıl ile Kara’yla birlikte iki başyapıtından biri olan Parma Manastırı’nda, İtalya’da geçen bir tutku ve siyasal serüven öyküsü sunar okurlarına. Dünya edebiyatının bu iki başyapıtı, duygusal açıdan ailesinden, düşünsel açıdan da burjuvaziden koparak ülkeden ülkeye, otelden otele dolaşıp sürekli yeni takma adlarla yazan Stendhal’in ruhsal arayışının ürünleridir. Parma Manastırı, bir yanan karşı konulmaz tutkulara dönüşen karmaşık duygusal ilişkileri anlatırken, bir yandan 19. yüzyılın ilk yarısındaki İtalyan ve Fransız toplumlarını amansız bir eleştiri süzgecinden geçirir. Ama Stendhal’in tüm yapıtları gibi Parma Manastırı’nın da, yaşamın tadına varmanın yollarını arayan bir yazarın kaleminden çıktığını unutmamak gerekir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.