Bir varmış bir yokmuş. Uzak ülkelerin birinde bir Pamuk Prenses yaşarmış. Ne var ki bu Pamuk Prenses, Yedi Cücesi olmayan bir Pamuk Pranses’miş. Bu yüzden hayatta en büyük emeli Yedi Cüceye sahip olmakmış. Sabah akşam penceresinin kıyısına oturur, kendine yedi cüce vermesi için tanrıya yakarır, günün birinde çıkagelecek yedi cücenin vermesi için yolunu gözlermiş. Kapısında Beyaz Atlı Şehzadelerin bini bir paraymış; Prenslerin biri gidip, biri geliyormuş ama neye yarar? Yedi Cücesi yokmuş. Prenslerin, Şehzadelerin hepsi de en büyük vaatlerde bulunuyorlarmış kendisine, yalvarıp yakarıyorlarmış ama, o bunların hiçbirini istemiyor, bu erken ziyaretçilerin hepsine burun kıvırıyormuş. “Önce Yedi Cücem olsun, ben onlarla küçük bir kulübede yaşayayım. Evlerini süpüreyim, yerlerini sileyim, çamaşırlarını bulaşıklarını yıkayayım, sonra cadı kadın gelsin beni yerden yere çalsın, siz ondan sonra gelip beni kurtarın; şimdi gelmişsiniz ne çıkar?“ diyormuş.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.