Acaba bir tanrıları var mıydı? Onların, zaman zaman birbirlerine yahut başkalarına kızıp, “Allah belanı versin!” diye bağırmak dışında, bir tanrıdan bahsettiklerine hiç şahit olmamıştım. Bir tanrıları, en azından doğru düzgün inandıkları bir tanrıları olmadığına dair ürpertici ve soğuk bir hissi —artık kabuk bağlamış olsa da— ara ara sızlayan, hatta kanayan bir yara gibi hep içimde taşıdım. İnsanın bir tanrısı olur da ondan hiç bahsetmez miydi? –Eğer mümkün olsaydı Çaylak, bunu onlara sorar, merak ettiğin şeyi öğrenebilirdin. –Ama mümkün değil! O yüzden sana soruyorum. –Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Sadece onlar için iyi olduğuna inandığım şeyi ümit etmeye çabalıyorum. Hem insanları yaşayışlarına bakarak, kolay kolay siyah ile beyaz gibi kesin alanlara ayırıp, haklarında inançlı yahut inançsız diye bir hüküm veremezsin. Çünkü siyah ve beyaz arasında oldukça geniş, gri bir alan da vardır. Bir alaca karanlık içinde, ışığa ya da karanlığa doğru gittikçe, beyaza ya da siyaha doğru, açılan ya da kararan tonları olan gri bir alandır bu... Ve insanların çoğu, yaşamlarının büyük bir kısmını bu gri alanda sürdürürler...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.