İnsanın derinden hissedip yaşaması gereken bir duyguyu, acıyı, kederi, hüznü, sevgiyi mütemadiyen içinde tutup durması ve hiçbir zaman kimseyle paylaşmadan yaşayabilmesi o kadar zor olmalı ki asla aklın alabileceği bir şey değil bu da. Bu, hiç kapanmayan bir yaranın acısının her an bir sancıyla yaşanarak kabuğunun altında tatlı bir kaşıntıyla zonklayıp durması, içe doğru derinleşerek kaybolup gitmesine benzer. Kana karışır, ağılar! Ağılar, ağılar! İçinde mütemadiyen biriken durgun ve üzerini çürümeye yüz tutan sararmış yaprakların kapladığı suyun sancılı bir ığranışla tutup durmasına benzer ama daha ne zamana kadar sürebilir ki bu durgun salınış...
Hayatla mücadele ederken nelere tutunuruz? Neler bizi şekillendirir, neler ağı verir bize? Hüseyin Su, hiç kesilmeden hayat, ayrılık, ölüm, kavuşma, değerler, sevmek, kadın, eş, anne ve daha pek çok durağa soluksuz, çağıltılı bir akışla uğruyor. Pek çok soru soruyor ve deşmeye çalışıyor. Yaradan zehrini çıkarmaya çalışır gibi. Hâlden hâle hızla akıyor, uzun bir nehirde, bir sal üstünde gibi Ağılı, Ağılı’da.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.